22 Aralık 2011 Perşembe
12 Aralık 2011 Pazartesi
Rolling In The Deep
Lahana'da gördüm. Çok güzel.. Sabah sabah hüzünlendim. Gerçi zaten hüzünlüydüm galiba..
2 Aralık 2011 Cuma
Happy Birthday Baby!
29 Kasım 2011 Salı
öyle bir geçer zaman ki...
Bugünlerde eski fotoğrafları düzenliyorum. Henüz bilgisayara almadıklarım yaza kadar bekleyecek. Düzgün bir arşiv yapmayı planlıyorum. Aşağıya birkaç fotoğraf ekledim.
Büyük Teyzem ve kuzenim. Ege kıyılarında bir yerlerde.
Dedem, bir zamanların Yugoslavya'sında asker (sağdaki). Yugoslavya'nın İtalya sınırına doğru olan bir yerlerinde. Dedemin bacağına denk gelen kısımdan fotoğraf biraz yırtılmış.
28 Kasım 2011 Pazartesi
27 Kasım 2011 Pazar
25 Kasım 2011 Cuma
Uzunköprü
14 Kasım 2011 Pazartesi
some small nice things
26 Ekim 2011 Çarşamba
4 Ekim 2011 Salı
can't affect
You struggle. It hurts. You struggle again. It again hurts. You feel bad. You wonder if you could have made it different, and even though your answer is no, you still feel bad. You blame yourself. It hurts again. You feel nausea.
5 Eylül 2011 Pazartesi
25 Temmuz 2011 Pazartesi
Şimdiler
Son zamanlar hızlı, çok hızlı... Tez teslimi yapıyorum. Çook mutluyum bitti diye... Ama üzerimde büyük bir ağırlık... Yorgunluktan. Şimdi geçirmeye çalışıyorum. Bir de dünya çok korkunç, bir sürü kötü olay oluyor. Üzülüyorum, kalbim ağrıyor. İnsanlar, faşist ve kötü. Ama hepsi değil. Güzel insanlar da var. Onlara inanmak istiyorum. Güzel insanların varlığını düşünmek istiyorum. Öyle düşünmezsem bu yorgunlukla birlikte endişeden boğulurum... Yorgunluk ve endişe beni yine zorluyor. Gücümü toplamaya zorluyor. Eve geleli iki ay oldu. Tezimi bitirene kadar sadece çalıştım. Şimdi ise herşeyi düzenleme zamanı. Önce odamı, eşyaları, sonra kendimi... Önce odamdaki çekmecelerden başladım. Aşağıdaki "bişiler" kaydında oradan bişiler var.
Bişiler
2 Temmuz 2011 Cumartesi
29 Mayıs 2011 Pazar
şarkı çok güzel
Filmi henüz izlemedim, hiç bir fikrim yok. Ama şarkıya bayıldım. Asu Maralman söylüyormuş.
15 Mayıs 2011 Pazar
30 Nisan 2011 Cumartesi
yol yakın
Bir aylık güzel yolculuğun ardından evimdeyim. 17 aydır evim olan yerdeyim. Bavul boşaltma, çamaşır yıkama vb. işleri yaptım. Ve şimdi de odamı temizleyip düzenliyorum. Çok yoğun geçecek olan son ayım için odam düzenli olsun istiyorum. Ve şimdi böyle dip köşe temizleyip düzenlerken eşyalar geliş zamanlarını yerlerini anımsatırken, bu şehri bu kısa zaman içinde nasıl benim yaptığımı, ona nasıl bağlandığımı düşündüm. Fotoğrafta buradayken aldığım kitaplardan bazıları var, güzel anlarda aldığımı hatırlıyorum, büyük ihtimalle Kadıköy'deki ya da Galatasaray'daki kitapçılardan, belki yalnızken, belki bir dost yanımdayken...
NY'tan geliş bavulumu boşalttığımda içindekileren birazı (bu ay burada kullanmayacağım giysiler ve annemlere aldığım hediyeler) bir kutuya yerleşti ve İzmir'e gönderildi. Daimi şehrime. Bir ay sonra ben de gidiyorum oraya. Bu odada kalan diğer eşyalarımla birlikte...
Doktora bitirme fikri sevinçten başımı döndürüyor! Ama buradan İstanbul'dan ayrılmak çok zor gelecek... İstanbul, uzun süre yaşadığım üçüncü şehir oldu. Acaba dördüncü neresi olacak?
24 Nisan 2011 Pazar
19 Nisan 2011 Salı
Hoşçakal Ithaca
18 Nisan 2011 Pazartesi
Ithaca is Gorgeous!!!
16 Nisan 2011 Cumartesi
Drifting
Bazen, suruklenmeye kendini kaptirirsin. Ama basini havada tutmak icin elinden geleni yaparsin. Surukleniyorsundur; ama kendini korumaya calisarak, bogulmadan... Cabana, yetenegine saygi duyulur, bu yuzden suruklenme seni "dogrulara" yoneltir. Bunlar' senin icin daha dogru olanlar var gibi hissetsen bile, senin gozunde de dogrudur ve bir de bunun ustune akinti o kadar gucluyken hayir demek zordur. Sevdiklerin, deger verdiklerin akintiyi uflerler, daha hizli suruklenirsin. Arada hosuna giden anlari olur, ya da bisilere tutunup durursun ve baska bisiler icin cabalarsin; ama onlar ancak kucuk cabalar olarak kalir; o an icin sana zevk verir, kafani karistirir, sonra asil akinti yine goturur seni.
Sonra bir an gelir, yorulursun. Kendi dogruna ihtiyac duyarsin, cunku odur cabani bitirmeden kullanan ve her kullanisinda cogaltan. Ama onceki suruklenmelerinin yorgunlugu agirdir. Artik kendi dogrunun dalina tutunmaya karar verirsin, suruklenmeden o dal boyunca uretmek istersin. Ama yorgunluk o dali tutmani zorlastirir: artik cok agirsindir ve cirpinmalarin suruklenmeni bile durdurabilecek gibidir, sanki artik ne dali tutabilirsin ne de suruklenebilirsin...
Sonra bir an gelir, yorulursun. Kendi dogruna ihtiyac duyarsin, cunku odur cabani bitirmeden kullanan ve her kullanisinda cogaltan. Ama onceki suruklenmelerinin yorgunlugu agirdir. Artik kendi dogrunun dalina tutunmaya karar verirsin, suruklenmeden o dal boyunca uretmek istersin. Ama yorgunluk o dali tutmani zorlastirir: artik cok agirsindir ve cirpinmalarin suruklenmeni bile durdurabilecek gibidir, sanki artik ne dali tutabilirsin ne de suruklenebilirsin...
12 Nisan 2011 Salı
Ithaca'da Bahar
Bu arada Pasifik'in hemen karşısında bir İtalyan Pizzacı var, o da harika! Yarın, tekrar oraya gitmeyi planlıyorum. Doktoramın son anları stresi nedeniyle aldığım kiloları verme işi başka zamanlara kalacak, şuan onlarla ilgili hiç planım yok!
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)