25 Ocak 2010 Pazartesi

Kırmızı Bot


Son aldığım botun (halen severek giymekteyim, ayrıca da karda hiç kaymıyor), uzun yürüyüşlerde ayağımı rahatsız etmesi -biraz büyük olduğu için- yüzünden 35 numara bir ayakkabı almaya karar verdim (aslında ayak boyum 35, ancak hafif geniş ayaklarım).
Ancak ayakkabılar 36 numaradan başlıyormuş.. Bu yüzden çocuk reyonundan almak zorunda kaldım. Siyah bot yoktu. Sadece yeşil ve kırmızı vardı. İşte yeni botlarım..
Sanırım rengi biraz fazla canlı, herkes ayaklarıma bakıyordu :S

24 Ocak 2010 Pazar

Beyaz




Kar yaşamı..

Kar çok yoğun yağıyor ve hava çok soğuk. Bu hafta sonu İstanbul'a gidemedim. Sanırım birkaç gün daha kampüste mahsur kalacağım. Çünkü önümüzdeki günlerde sıcaklık daha da düşecekmiş. Sanırım şuan (öğlen) -1 derece. Günde bir kez bazen iki kez dışarı çıkıyorum. Öğle yemeği için ve seradaki ve laboratuardaki bitkilerle ilgilenmek için. Bazen de spor salonuna gitmek için. Hayatımda hiç bu kadar çok kar görmemiştim. Manzara muhteşem, heryan bembeyaz ve çok güzel. Ama bir o kadar da tehlikeli ve acıtıcı: soğuk.. Kaldığım yer çok güzel. Bu yüzden şanslı insanlardanım. Binanın içine girer girmez sıcak ve rahat bir yer.

14 Ocak 2010 Perşembe

Deliler

Aklımda bu akşam Yeni Türkü'nün o şarkısı çalıyor:

Diyorlar ki bazen gözlerimden
Deliler doluşmuş bakıyor birer birer
Delilerden sen anlarsın konuş onlarla
Nasıl muhtacım buna..

12 Ocak 2010 Salı

Kar




Geçen hafta kar yağdı.. Bir sabah uyandım ve dışarısı bembeyazdı. Her yan güzel ve beyazdı.
Birkaç gün sonra ise hava yine sıcak oldu, hani paltosuz dışarı çıkılabilecek kadar sıcaktı.. Sonra yollarda papatyalar gördüm, mevsimleri şaşırmış çıkmışlar. Belki de şaşırmadılar.. Yani mevsimler çoktan değişti, hani belki artık böyle mevsimler: bir hafta kış, bir hafta bahar şeklinde dört-beş ay sürüyor, sonra bir hafta yaz bir hafta bahar şeklinde bir süre, sonra kavurucu sıcaklar... böyle gidiyor. Ve çiçekler belki bunu çoktan anladılar bile.