28 Aralık 2010 Salı

Aniko Medeva

Tiyatro dersine geçenlerde hasta olduğum için gidemedim. Sonraki derse bir gün kala ev çalışması verildiğini öğrendim. Gerçek bir hikaye anlatacakmışız. Sadece bir günüm vardı, hızlı karar vermeliydim. Gerçi sonra derste zaman kalmadı, bana sıra gelmedi. Ama babaannemi anlatmaya karar vermiştim: Gencecik yaşta iki çocuğu olan, evini, eşyalarını bırakıp başka bir yere göç eden ve üçüncü çocuğunu doğurduktan hemen sonra henüz yirmili yaşlarında ölen, hiç görmediğim, ama zaman zaman düşünüp, hüzünlendiğim merak ettiğim, babaannemin hikayesini..
Bu şiiri sanırım on iki yıl kadar önce onun için yazmıştım:

Uzaklardan Makedonya'nın şirin köyünden,
Toprak kokusu geliyor buraya
Üzerinde neşe dolu çocuklar oynarmış
Ve sen umut doluymuşsun orada...
Gittin ya hep özledik seni
Bak sana benziyorum:
Dudaklarım, gözlerim, kalbim.
İstemezdin gitmeyi biliyorum.
Gabrova'nın tüm çiçekleri ağladı senin için
Ve açtığımda sandığını göz yaşlarıyla ıslanmış,
Kokularını duydum hepsinin...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder